ABD, 20 yıldır her gün gezegenimizi bombalıyor

ABD için savaşmak sıradan bir mesele ve bu savaşlarda hiç kimseye bir hesap vermeden, yer ve zaman fark etmeden gezegen üstündeki her şeye zarar vermeye devam ediyorlar.

07 Temmuz 2021 0

NEYSEO – Gezegenin başına gelen belalardan biri de savaş. Dünya’yı paylaşma savaşları sırasında kullanılan bombaların içinde yer alan maddeler, gezegenimizi gittikçe yaşanmaz hale getiriyor. Günümüzde savaşlardan en fazla kazanç sağlayan ise hiç kuşkusuz ABD…

ABD için savaşmak sıradan bir mesele ve bu savaşlarda hiç kimseye bir hesap vermeden, yer ve zaman fark etmeden gezegen üstündeki her şeye zarar vermeye devam ediyorlar. Verilen zararın boyutlarını, Avrupa Parlementosu’nda milletvekili olan Mick Wallace şu sözlerle dile getiriyor;

“40 yıldır Çin hiç kimseyi bombalamadı, fakat Amerika Birleşik Devletleri (ABD) her gün başka bir ülkeyi bombalıyor.

Geçen ay ABD’yi Avrupa ile Rusya ve Avrupa ile Çin arasını açmaya çalışmakla suçlayan Wallace, bu sefer “Avrupa Birliği’nin (AB) hâlâ Amerikan emperyalistleri desteklemesinden” duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Wallace, Çin’in AB’nin en büyük ticaret ortağı olurken, bazı AB ülkelerinin Çin karşıtı iddialarından ne kadarının sadece bir çeşit “performans” olduğunu merak ettiğini söyledi.

İrlandalı Avrupa Parlamentosu üyesi Wallace, 18 Haziran’da yaptığı 2 paylaşımda “ABD’nin Çin’in güçlenmesini önleme girişimleri şiddetleniyor, çılgınlığın sınırında. Ne yazık ki, AB hâlâ Amerikan emperyalistleri destekliyor. Çin’in askeri harcamaları ‘savunmaya’ odaklı, miktarı da sadece ABD’ninkinin üçte birine denk geliyor. Çin 40 yıldır hiç kimseyi bombalamadı, ABD ise her gün bir başka ülkeyi bombalıyor…”

Wallace, ABD’nin Çin’e yönelik mantıksız “saldırılarının” 2. Dünya Savaşı’ndan dünya finans alanındaki hegemonyasını kaybetmekten duyduğu korkuyu yansıttığını ve bu hegemonyanın dünyadaki milyonlarca insana sonsuz zarar ve acı getirdiğini savunuyor.

Wallace, 16 Haziran’da Avrupa Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Komitesi’nin oturumunda yaptığı konuşmasını da aktardı. Ana teması Çin’in askeri inşasıydı.

Wallace, öncelikle militarizme karşı çıktığını belirtti, ardından Çin ve ABD’nin askeri harcamalarını kıyasladı:

“2020 yılında ABD’nin askeri harcamaları dünyanın toplamının yüzde 39’unu oluşturdu, ancak Çin’in askeri harcamaları ABD’ninkinin üçte birine bile ulaşmadı. Çin’in askeri harcamalarındaki artış bir gerçektir, ancak bunun kışkırtıcı girişimlere özellikle ABD’den gelen kışkırtma girişimlerine yönelik bir yanıt olduğunu söylemek yanlış değildir.

Bir söylenti var: geçen 20 yılda Çin’in savunma bütçesi 8 misli arttı. Ancak Çin nüfusunun ABD nüfusunun 4 katı olduğunu göz önünde bulundursak bunun farkında olursunuz: Çin’in askeri harcamaları halen ABD’nin üçte birine denk geliyor. Ayrıca Çinlilerin harcamalarının nereye gittiğini incelersek, bunu kabul edersiniz: Çinlilerin politikası saldırı değil savunmadır.”

Bunun bir örneği olarak Wallace, ABD’nin Güney Çin Denizi’ndeki girişimlerini hatırlattı. ABD Çin etrafında sayısız askeri üs kurarken, Meksika Körfezi’nde hiç Çin askeri gemisi bulunmadığına dikkat çekti.

Biden yönetiminin Çin politikasına değinen Wallace, diğer Avrupa Parlamentosu üyelerini uyardı: “Çin, son 40 yılda hiç kimseyi bombalamadı.”

Wallace, 3 soru sordu:

1, ABD ne zaman kendi finansal hegemonyasını Çin’in tehdit ettiği sonucuna vardı?
2, ABD ve NATO’nun Çin’i caydırma girişimleri ne zamana kadar devam edecek?
3, AB’deki Çin karşıtı iddialardan ne kadarı gerçek? Ne kadarı bir performanstır?
(CriTürk)

Konuşmayı gerçekleştiren Wallace, Çin’in ABD ile ilişkilerinin tarihinden bağımsız, güncel duruma göre bir değerlendirme yapsa da, yeni bir soğuk savaş senaryosuna karşı çıkarken, ABD’nin gezegenimize verdiği zararı da ortaya koymakta. ABD, 20 yıldır her gün, gezegenimizi bombalıyor ve birkaç kurum dışında buna ses çıkaran yok.

Bay Wallace’ın sözleri tatminkâr değil mi? Kendisi, ABD’nin gezegenimize uyguladığı şiddeti abartmakta mıdır? Norveçli devrimci Terje Alnes, ABD’nin gezegene uyguladığı şiddetin boyutlarını, herkese açık kayıtlar doğrultusunda şu sözlerle ortaya koymakta.

“ABD 20 yıldır her gün bombalıyor

Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri 2001’den bu yana Ortadoğu ve Afrika’daki ülkelere en az 326.000 bomba attı. Bu, son 20 yılda her gün 46 bombaya eşittir.

Eylül 2001’de Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan terörist saldırılardan sonra Amerikalılar, 60’lı ve 70’li yıllarda Çinhindi’deki savaşları uzun süre geride bırakan sürekli bir bombalama kampanyasıyla tekrar yanıt verdi. Bu “teröre karşı savaş”, Amerika Birleşik Devletleri’ne hiç saldırmamış devletleri etkiliyor.

Irak, Suriye, Afganistan ve Yemen neredeyse her gün bombalanan ülkeler. Rakamlar, yalnızca Irak ve Suriye’ye en az 152.000 bomba ve füze atıldığını gösteriyor. Lübnan, Libya, Pakistan, Filistin toprakları ve Somali de düzenli olarak havadan saldırıya uğruyor.

2018 ve 2019, Afganistan’daki ABD hava saldırıları için rekor yıllardı. ABD Hava Kuvvetleri’nin bombalamalarla ilgili resmi istatistikleri, Mart 2020’de Donald Trump tarafından durduruldu ve Joe Biden, sayıları gizli tutmaya devam etti.

Trump’ın, ABD güçlerinin geri çekilmesi konusunda ABD’nin Taliban ile yaptığı anlaşmanın hemen ardından rakamları yayınlaması tesadüf değildi. Bu, Afganistan’daki savaşın bittiğine dair yanlış bir izlenim yarattı. Aslında, Amerika Birleşik Devletleri sadece 11 günlük bir aradan sonra bombalamaya yeniden başladı. Peki ya 2020? Biz bilmiyoruz.

Biden’ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sadece haftalar sonra ABD, Irak sınırındaki küçük bir Suriye köyüne 1,75 ton bomba attı. Saldırı 22 kişiyi öldürdü. Amaç, önceki günlerde Irak’taki ABD güçlerine roket göndermiş olması gereken İran destekli milis grupları vurmaktı. Pentagon sözcüsüne göre, “Saldırı doğası gereği savunma amaçlıydı”.

Bu hava saldırısını bir “savunma eylemi” olarak göstermek, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki cüretkarlığı ve çarpıtılmış gerçeklik algısını gösteriyor. Suriye hükümeti saldırıyı “korkakça” olarak nitelendirdi ve uluslararası hukukun ihlali olduğunu belirtti.

Amerikan bombalaması söz konusu olduğunda, Batılı politikacılar ve medyanın arka tarafı, uluslararası hukukun söylediklerine büyük ölçüde kayıtsız kalıyor. Suriye’de bombalama, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadığı sürece yasa dışı bir eylemdir. Aynı şekilde, ülkenin kuzeydoğusundaki toprak işgali ve Suriye petrol sahalarının yağmalanması da uluslararası hukuka açıkça aykırıdır.

Yine de, ülke Suriye halkının yararına olması gereken büyük değerler için yağmalanmış olsa bile, hiçbir Batılı politikacının Suriye için konuştuğunu duymuyoruz.

2001’de ABD’ye düzenlenen saldırıların arkasındaki teröristlerin çoğunun Suudi Arabistan pasaportu vardı. Suudi Arabistan hiç bombalanmadı. Tam tersine, ABD’nin müttefiki olarak Amerikan tarafında bombalamalara katılıyor.

Bu, “terörle mücadele”nin savaşın ne olduğu konusunda bir kılıf işlevi gördüğü gerçeğinin iyi bir örneğidir: uluslararası hukukta yasaklanmış olan Amerikan müdahaleciliği.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Afgan ve Irak makamlarından olduğu gibi bombalama izni olup olmadığı kesinlikle tartışılabilir, ancak bombalamanın ör. Suriye, Libya ve Somali, uluslararası hukuk düzeninin ihlalidir ve dolayısıyla yasadışıdır.

Bu savaşı bir tür “önleyici” bombalama olan “terörle mücadele” olarak tasvir etmek son derece yanıltıcıdır.

Aslında, yirmi yıldır bu ülkelerin sivil nüfusu, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri tarafından terörist bombalamalara maruz kaldı. Binlerce sivil öldürüldü, daha da fazlası ömür boyu sakat kaldı. Görünüşte sonsuz savaş, milyonlarca insan için her gün haline geldi.

2003 yılında Irak savaşına karşı önemli bir halk seferberliğinden sonra, her gün ölüm ve acı yayan devam eden bombalamalara çok az ilgi gösterildi.

Bunun nedeni muhtemelen, saldırılar havadan gerçekleştiği için Amerikan ve Müttefik tarafındaki zayiat rakamlarının çok düşük olmasıdır. Bu nedenle, evde kalıcı bir savaş olarak adlandırılabilecek şeye çok az medya ilgisi var.

Düşük yoğunluklu savaş hız kesmeden devam ediyor, ancak umursamıyoruz çünkü kurbanlarla özdeşleşmiyoruz. Resmi anlatıda öldürülenler teröristlerdir. Ancak, “hatalı bombalamaların” çok sayıda olduğu ve büyük çapta sivillerin öldürüldüğü kapsamlı bir şekilde belgelenmiştir.” (friheten.no)

ABD, son 20 yılda saat başına neredeyse 2 bomba atmıştır Dünya üzerine… Hangi sebeple? ABD, teröre karşı mücadele ettiğini öne sürmekte.

Öyle ise, Afganistan’da yıllarca terör estirmiş Taleban ile el sıkışarak, Afganistan’ı bu Ortaçağcı örgüte teslim eden başka bir ülke mi? Yeşil Kuşak projesi ile birlikte Türkiye’den Endonezya’ya kadar anti-komünist terör örgütlerini, Kontrgerilla’yı besleyen başka bir ülke mi? Sanırız ABD’den başkası değil. Bir de ABD’nin “kulu ve elçisi” AB’de bu suçlara ortak olmakta.

ABD, gezegenimizin başına gelen en büyük kötülük olan emperyalizmin vücududur ve kendi silah sektörü tekelini beslemek adına terör uygulamaktadır dersek, abartı olmayacaktır.

BENZER KONULAR
YORUM YAZ