Çorlu Tren Katliamı’nın ardından üç yıl geçti, aileler, gazeteciler ve sanatçılar konuştu

Çorlu Tren Katliamı’nın 3’ncü yılında acılı aileler, adalet isteyen diğer aileler, gazeteciler ve sanatçılar konuştu.

07 Temmuz 2021 0

Tam üç yıl önce yarın; 8 Temmuz 2018…

Edirne Uzunköprü’den İstanbul Halkalı’ya doğru hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, saat 17.15 sularında Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi’nden geçerken yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezin kayması sonucu raydan çıkmış ve 5 vagonu devrilmişti. Göz göre göre gelen bu katliamda 7’si çocuk olmak üzere 25 kişi hayatını kaybetmiş, 340 kişi de yaralanmıştı.

25 kişinin hayatını kaybettiği tren katliamında gerçek sorumlular yargılanmazken, acılı aileler, gazeteciler ve davaya sahip çıkan vatandaşlara dava açıldı.

ACILI AİLELER KONUŞTU

Çorlu Tren Katliamı’nın 3’ncü yılında acılı ailelerden, Mısra Öz, Funda Dikmen ve Zeliha Bilgin Halkweb’ten Hüreyra Oflaz’a konuştu.

“HESABINI SORMADAN BU DÜNYADAN GÖÇÜP GİTMEK YOK”

9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i ve eşi Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz, Üç yıldır oğlum olmadan yaşamaya çalışıyorum. Oğlum Oğuz Arda’nın adını yaşatmak adına hayata tutunmaya çalışıyorum. Evlat acısını yaşayanlar mutlaka daha iyi anlıyorlardır. Bunun bir tesellisi yok. Bu acının tahammül edilebilecek bir yanı yok. Hele ki evladınızı, birilerinin ihmalkarlığı yüzünden kaybetmişseniz buna sebep olanlara bunun hesabını sormadan bu dünyadan göçüp gitmek yok diye düşünüyorsunuz” dedi.

“KATLİAMIN SORUMLULARI ADALETİN KARŞISINDA YARGILANACAKLAR”

Kendisine, avukatlara ve gazetecilere dava açıldığını hatırlatan Öz, “Bizler, 7’si çocuk 25 canın ölümüne sebep olanlara, adalet karşısında hesap soracağız. Bu katliamın sorumluları belli. Bizler bu kişileri halkın gözünde çoktan yargılattık. Ama yetmez. Adaletin karşısında da yargılanacaklar. 3 yıldır ne yazık ki adalet gerçek sorumlulardan yana işlemedi. Tek bir kişi tutuklu yargılanmadı. Aksine bana bu olanları eleştirdiğim için soruşturmalar, davalar açıldı. Yetmedi avukatlarımıza, gerçekleri ortaya koyan gazetecilere, bizleri destekleyen kişilere davalar açıldı. Mahkeme heyeti, kendisini ölen 25 kişiden daha mühim gördüğü için, onların yaşam hakkını ellerinden alanları değil, kendi mevki ve makamlarını eleştirenleri yargılamayı tercih etti. Oysa ki ceza kesilmemiş her katliam, bir yeni katliamın doğmasına sebep olacaktır. Oldu da zaten…” ifadelerine yer verdi.

Çorlu'daki tren kazasında eşi ile oğlunu kaybeden Mısra Öz yoğun bakımda - Son dakika haberleri

(Mısra Öz)

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ GÖRMEK İSTİYORUM”

Ulaştırma Bakanı ve TCDD’nin kovuşturmaya dahil edilmesi gerektiğini belirten Öz, “Bizler bugüne kadar tarafsız olan bir bilirkişi raporu ile doğru bir yargılama süreci yapılması için mücadele ettik. 8’inci duruşma görülecek Eylül’de. Artık ciddiyetsiz yürütülecek tek bir duruşmaya dahi tahammülümüz yok. Gerçek bir yargılama süreci bekliyorum. Dönemin Ulaştırma Bakanı da, Genel Müdürler de, alttaki tüm yöneticiler de sorgulanmalı ve karşımıza getirilmelidir. Öyle siyasiler, bürokratlar, TCDD üst yönetimi kovuşturmaya dahil değildir diye bir kararı kabul etmiyorum. Hukukun üstünlüğünü görmek istiyorum” dedi.

“GÜN ACILARIMIZI PAYLAŞMA GÜNÜDÜR”

Anma etkinliğine ilişkin Mısra Öz şu ifadelere yer verdi:

“Önce Uzunköprü ve Avcılar Belediyesi’nin, 25 kişinin adını yaşatmak için Uzunköprü’de yaptırdıkları anıtın açılışına katılacağız. Ardından saat 17:00’de katliamın yaşandığı Çorlu, Sarılar köyünde bulunan anıtta anma töreni olacak. Ve sonra yine Sarılar köyündeki Camide, Mevlüt okutulup, dualarımızı göndereceğiz sevdiklerimize. Bizler için 8 Temmuz, kıyametin koptuğu gün. O gün için giden canları yad etmekten, dualar etmekten başka bir şey düşünemiyorum. Gün acılarımızı paylaşma günüdür, yanımızda olmak isteyen herkesi görmek bize güç ve destektir. Çorlu katliamının unutulmaması için bu birliğe daima ihtiyacımız olacaktır.”

“BİZİM YAŞAM SEVİNÇLERİMİZİ ELLERİMİZDEN ALDILAR”

23 yaşındaki kızı Özge Nur Dikmen’i ve 16 yaşındaki kızı Gülce Dikmen’i kaybeden Funda Dikmen, “Biz üç yıldır yaşamıyoruz sadece nefes almaksa yaşamak, yaşamaya çalışıyoruz. Bizim yaşam sevinçlerimizi, yaşama amacımızı ellerimizden aldılar” dedi.

(Funda Dikmen)

Dikmen açıklamasının devamında, “Bundan sonrada elimizden geleni yapacağız korkmuyoruz bizi hiç bir şekilde de yıldıramayacaklar. Bu yıl üçüncü yıl ama benim için hala üç yıl öncesi, ben orada kaldım. Benim hayatım orada kaldı. Bundan sonra amacımız bu faciayı unutturmamak. Yetkililerin insan hayatına daha fazla önem vermeleri, hayatı şansa bırakmamak, biz kaybettiklerimizi senesi gelince anmıyoruz, biz onları nefes aldıkça hep anıyoruz” ifadelerine yer verdi.

“ÜÇ YILDIR CEHENNEM ÇUKURUNDAYIZ”

14 yaşındaki kızı Bihter Bilgin’i, kız kardeşleri Emel Duman ve Derya Kurtuluş’u ve 5 aylık yeğeni Beren Kurtuluş’u kaybeden Zeliha Bilgin, “8 Temmuz Tren Katliamı Aileleri, Üç yıldır bir cehennem çukuruna atılmış ve orada öylece bırakılmış insanlardır” dedi.

“BİZİM 25 CANIMIZI KURBAN VERMEMİZİ Mİ BEKLEDİLER?”

TCDD’nin hiçbir şey olmamış gibi davranmasına tepki gösteren Bilgin, “TCDD’nin sanki mükemmelmiş gibi sosyal medya hesaplarında paylaşımlar yapması o kadar can yakıyor ki. Kimse hesap sormadı tabi, yaptıkları işler ortada. Yine son zamanlar da yağışlar mevsim normallerinin dışında gidiyor. Neden Çorlu menfezinin altı boşalmadı acaba, olması gerektiği gibi yapıldığı için olabilir mi? Bizim 25 canımızı kurban vermemizi mi beklediler. Savcı, Mahkeme heyeti araştırdı mı acaba? Tren seferleri bu hafta yağmurda durduruldu neden? Güvenmiyorlar mı yaptıkları yollara. Yine rayların altı boşaldı Neden 2018’de bunu uygulamadılar. Ben size cevabını  vereyim. Çünkü biz 8 Temmuz Tren Katliamı Aileleri olarak 3 yıldır Adalet diye, suçlu yağmur değil sizsiniz diye her yerde haykırdığımız için, bunu Sesimizin yetiştiği her yere duyurabildiğimiz için, göze alamadılar böyle bir katliamı” ifadelerine yer verdi.

Çorlu'da yakınlarını kaybeden aileler: 'Biz katili biliyoruz' - Gerçek Gündem

(Zeliha Bilgin)

“ÇORLU’NUN AKLANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Bilgin açıklamasının devamında “Keşke Pamukova’nın aklanmasına izin verilmeseydi de Çorlu olmasaydı. Biz Çorlu’nun aklanmasına izin vermeyeceğiz. Suçlu yağmur değil, suçlu, işini düzgün yapmayan TCDD kurumudur” dedi.

ADALET İSTEYEN DİĞER AİLELERDE HALKWEB’E KONUŞTU

Kızını kaybeden Şaban Vatan, Oğullarını kaybeden Murat Oğraş ve Gündüz ailesi Halkweb’e konuştu.

“DEVLET NEDEN SUÇLU OLAN MAKAMLARI KORUYOR?”

Giresun’un Eynesil ilçesinde şüpheli şekilde hayatını kaybeden 11 yaşındaki kızı Rabia Naz Vatan için adalet arayan Şaban Vatan, Çorlu’lu ailelerin yanında olduğunu söyledi.

Vatan, “08 Temmuz 2018 günü Çorlu’da yaşanan tren faciası sonucu 25 kişi tren raylarında can verdi. Tarafsız bilirkişiler tarafından yapılan inceleme sonucunda, tren raylarının zemin yapısı dolgusu kısmi olarak tuğla parçalarıyla dolgu yapıldığı, bunun sonucu insan canının ucuz gören Ulaştırma Bakanlığı, sorumlu kişilerin yargılanmasını dahi engelledi. Tren raylarında can veren 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz adalet aradığı için yargılandı. 3’ncü yıl dönümünde tekrar savcılık bildirgesiyle karşılaştı. İsyan eden Mısra annenin ve tüm Çorlu ailelerinin adalet sesi olmak için sosyal medyada her gün sorguluyoruz. Devlet neden suçlu olan makamları koruyor? Bu ülkede evlat acısı yaşayan aileler olarak birlikte çocuklarımızın adaleti için ve herkesin adaleti için mücadele etmek zorunda kaldık. Asla pes etmeyeceğiz. Adil adalet için, tren faciasına sebep olanlar muhakkak yargılanarak cezasını çekmelidir. Kaza değil cinayet…” ifadelerine yer verdi.

(Şaban Vatan)

“BU ÜLKEDE İNSAN KANI SUDAN UCUZ”

15 Temmuz 2020’de antrenman dönüşü alkollü ve aşırı süratli giden aracın çarpması sonucunda hayatını kaybeden bisiklet sporcusu 19 yaşındaki oğulları Umut Gündüz için adalet arayan anne Asuman Gündüz ve baba Menderes Gündüz, Çorlu’lu ailelerle dayanışma içerisinde olduklarını dile getirdi.

Gündüz ailesi, 8 Temmuz’u daha dün gibi hatırlıyoruz; 7’si çocuk 25 insan katledildi. Her yurttaş gibi sorumlular adalet önünde bu katliamın hesabını verir, hak ettikleri cezayı alır diye düşündük. Ama öyle olmadı tam 3 yıl geçti acılı aileler acılarını bir kenara bırakıp adalet arayışına başladılar. Hala adalet yerini bulmadığı gibi hak arayan aileler başka katliamlar için hak arayacaklara kötü örnek oldukları için sanık sandalyesine oturtuldular. İşte o kötü örneği biz kendimize misyon edindik. Oğlumuza antrenman dönüşü alkollü ve aşırı hızlı bir sürücü tarafından arkadan çarptı ve fırlatıp kaçtı gitti. Çünkü bu ülkede insan kanı sudan ucuz” ifadelerine yer verdi.

(Menderes ve Asuman Gündüz)

“BİZ SON SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEDİK”

Gündüz ailesi açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“3 yıldır 25 kişiyi katledenler ceza almadığı için bu katliamdan da ceza almadı. 11 aydır adalet mücadelemize devam ediyoruz. Bu kaza değil, cinayet dedik. Katil dışarıda biz adalet bakanlığı önünde oturma eylemindeyiz. İlk mahkemeye katil kahraman gibi getirildi ve götürüldü. Aile olarak bir kez daha adaletin tokatını yüzümüze vurdular. Ama yılmadık, yenilmedik daha biz son sözümüzü söylemedik, Çorlu Tren Katliamı aileleri ve diğer tüm adalet mağduru aileler olarak bir ve birlikte daha güçlü mücadele etmeliyiz. Sizleri tanımıyorum ama sizler bizim acı akrabalarımızsınız, kentlerimiz farklı ama acılarımız aynı. Haklı mücadelenizi örnek aldık, acınız acımızdır.”

“BU ADALETSİZLİK SON BULSUN”

FETÖ’ye yakınlığı ile bilinen Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Antalya’daki Rixos Lares Hotel’de staj yaptığı sırada ölü bulunan 16 yaşındaki oğlu Burak Oğraş için adalet arayan Murat Oğraş, Çorlu’lu ailelerin yanında olduğunu söyledi.

Oğraş, Ülkenin her yerinden adaletsizlik akmaktadır. Çorlu Tren Katliamında katledilen insanların adalet mücadelelerine destek vermek her duyarlı vicdan sahibi insanların görevi olmalıdır. Ben destek amaçlı duruşmalara katılmaya çalışıyorum. Umarım adalet mücadelesi veren tüm insanlar mücadelelerinin sonucunu er ya da geç alır. Bu adaletsizlik ve hukuksuzlukların bir an önce son bulmasını diliyorum” dedi.

(Murat Oğraş)

GAZETECİLER VE SANATÇILAR KONUŞTU

Çorlu Tren Katliamı’nın 3’ncü yılında gazetecilerden, Fatih Portakal, Mustafa Hoş ve Nasuh Bektaş, sanatçı Orhan Aydın Halkweb’ten Hüreyra Oflaz’a konuştu.

“GÜN GELDİĞİNDE ACILI AİLELERE ADALET ÖNÜNDE HESABINI VERECEKLERDİR”

Çorlu Tren Katliamı’nın üzerinin örtülmeye çalışıldığını belirten Gazeteci Fatih Portakal, “Sözlerin bittiği, cümlelerin artık yetersiz kaldığı, her şeyin söylendiği acı bir durum Çorlu Tren Katliamı. Masum insanların ucuz bir şekilde hayatlarını kaybettiği bir katliam. “Sadece bir tren kazasıydı!” demek ise sorumluluğu hafifletmek ve cinayetlere fıtrat kazandırmak olur. Tedbir almayanların, yeterli seyahat güvenliği sağlayamayanların, sorumlu olduğu ama bu sorumluluklarını yerine getirmeyip masum insanların hayatlarını kaybettiği bir katliam, bir cinayetler zinciri. Tıpkı Soma, Ermenek gibi. Sorumlu olan sorumsuzlar çoğu zaman yaptıkları gibi bu katliamın da üzerini örtmeye çalışıyorlar, ama bugün için örtmeye çalışsalar da gelecekte mutlaka hesabı sorulacaktır. Hesap verebilirlikten  ve şeffaflıktan uzak bu yönetim anlayışıyla durumu şu anda idare ettiklerini düşünseler de  gün geldiğinde acılı ailelere karşı mutlaka adalet önünde ama gerçek adalet önünde “hesabını vereceklerdir”, diye düşünüyorum. Umarım…” ifadelerine yer verdi.

Fatih Portakal, MHP'li isimle yaptığı görüşmeyi anlattı! Devlet Bahçeli'den bir çıkış görebilirsiniz

(Fatih Portakal)

“CİNAYETİN ÜSTÜNÜ ÖRTMELERİ ÇOK HAZİN”

Tren faciasının üstünün kapatılmaya çalışıldığını belirten Gazeteci Mustafa Hoş, “Bu üç yıllık sürece baktığımızda koca bir devletin bir kurumu devletin etkili, yetkili köşelerinde bulunan insanların işi gücü bırakıp sadece bu Çorlu Tren Faciasının ve oradaki cinayetin üstünü örtmek için uğraşıyor olmaları bu ülke açısından çok hazin. Yani bilgilerine, belgelerine baktığında Çorlu’da bir cinayet işlenmiştir ve bu cinayetin bütün açıklığı ile netleştiği de devletin resmi raporlarında da var. En son hazırlanan bilirkişi raporu özet olarak Çorlu’da bir cinayet işlendiğini resmen tescil etmişti” dedi.

“GADDARLIK”

Başka davalarda anlık kararlar verildiğini belirten Hoş, “Çorlu’da şuana kadar iki tane mahkumiyet oldu. Birisi ben. Savcı Galip Yılmaz Özkurşun’un şikayeti üzerine tazminat davası açılmıştı. O davada 40.000 TL ve toplam geçen süre içerisinde 2 yıllık faiziyle benden alınmasına karar verildi. Birde oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz için karar verildi. Oda tazminata çarptırıldı. Mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesiyle. Yani bu ülkede şöyle bir durum var. Vicdanını o kadar kolay kaybediyor ki, o kadar kolay yayılmaya başladı ki sanki bir çocuğunu kaybetmiş anneyi mahkemede tazminata mahkum etme gaddarlığının başlı başına çok büyük bir olay olması lazım” ifadelerine yer verdi.

(Mustafa Hoş)

“BEDELİNİ MUTLAKA ÖDEYECEKLER”

Hayatını kaybeden 7 çocuğun ilk defa trene bindiklerini hatırlatan Hoş, “Hayatlarında ilk defa trene binmenin sevinciyle koşmuşlar o trene. Hayatlarında ilk defa trene biniyorlar, birbirinden bağımsız. O çocukları göz göre göre öldürüyorsunuz. Öldürdüğünüz yetmedi. Birde annesini, ailesini cezalandırıyorsunuz. Bu nasıl bir gaddarlıktır. Öyle yada böyle bunun sorumluları yargılanacak. Hiçbir yerden kaçamazlar. Bunun bedelini mutlaka ödeyecekler” dedi.

“ENGELLEMELERE ŞAHİT OLDUK”

Davayı başından itibaren yakından takip eden Gazeteci Nasuh Bektaş, “19 yıllık yaşadığımız süreçte bir çok davada gördüğümüz hukuksuzluk, kanunsuzluk aynen bu davada da karşımıza çıktı. Davanın tüm süreçlerinde her türlü engellemeyi bizzat yerinde görerek üzüntüyle maalesef müşahede ettik. Daha ilk başlangıçta yapılan sorumlu olan devlet yöneticileri bir anda yargılamadan muaf tutulması sadece dört tane çokta sorumluluğu olmayan insanların yargı önüne çıkarılması, yargılamanın geciktirilmesi, bilirkişi atamalarının geciktirilmesi gibi yani idarenin ve hükümetin bir sürü engellemelerini bizzat şahit olduk. Bu yargılamadan muaf tutulan devlet yetkilileri ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne müracaatta yine orada aşırı tepki gösterildi” dedi.

Acılı ailelerin terörist gibi, suçlu gibi adledildiğini söyleyen Bektaş, “Bu süreçte yakınlarını kaybetmiş acılı insanların, avukatlarının davalara maruz kaldığını maalesef gördük. Evladını kaybetmiş anneye 4’ncü davanın açıldığını duyduk. Artık bu anneye destek veren kimi sosyal medya ki insanlara aynı şekilde davalar açıldığını, bu annenin tweetlerini paylaşanların ifadeye çağrıldığını duyuyoruz. Bunları anlamak mümkün değil. Bir kaza, kaza olmaktan çıkıyor böyle olunca. Bunun bir kaza olmadığını maalesef yaşadığımız bu süreçler gösteriyor. Pamukova Davası zaman aşımı kavramına girdi. Bu Çorlu’da da aynı şekilde. Yargılama sürecinden bazı şeyleri anlıyorsunuz” ifadelerine yer verdi.

(Nasuh Bektaş)

“YARGI İŞLEMİYOR, YARGI ENGELLENİYOR”

Mahkeme sürecinde yaşanan birçok hukuksuzluklara değinen Bektaş, “O kadar çok hukuksuzluğa şahit oldukki yani bunların sebebini sorguluyor insan doğal olarak neden bu engellemeler? Yargının hızlı işlemesine birileri tarafından neden engel olunuyor? İşte bunun üzücü tarafı bunlar. 3 yıl oldu adalet yerini bulamadı. Bırakın adaletin yerini bulmasını, adaleti arayan, hayatını kaybedenlerin yakınları kendileri mahkemelik oldular. Kendileri, avukatları, destek verenler yargılanır oldu. Neden 19 yıldır böyle davalarda bu sonuçlara varıyoruz. Yargı hemen işlemiyor, yargı bir şekilde engelleniyor. Adalet isteyenler bir noktada suçlu konumuna geliyor. Tabii ki bunun bir tesadüf olmadığını biliyoruz. Bir iradenin unsuru olduğunu biliyoruz. Asıl suçluların yargılanmaması, onlara ulaşılmaması için yapıldığını çok iyi biliyoruz” dedi.

“DAYANIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Ailelerin çığlıklarını gördükçe ruhunun parçalandığını söyleyen Bektaş, “Bunlar toplumsal birliğimize, bütünlüğümüze, yapımıza çok zarar veren şeyler. Büyük acılar yaratıyor. Bu acılar kolay değil, unutulacak şeyler değil. Bunun gibi bir çok acı yarattılar. Bırakın o acıyı sarmayı, yerine o acıları daha fazla kanatıyorlar. Bu manzaları görmek bizleri üzüyor. Bu duyarlılığımız bir suç unsuru oluyor. Bir şekilde hedefe konuyorsunuz. O insanların acılarını gördükçe dayanamıyorsunuz, o insanların acılarına taraf olunca sizlerde bir şekilde hedef oluyorsunuz. Bu çok ağır şeyler, biz o insanların yanında olmaya, dayanışmaya devam edeceğiz. Kolay değil, Evladını, Annesini, Babasını kaybetmiş insanlara birde bu şekilde yargılamadaki süreçlerde acı çektirilmesi katlanabilir bir şey değil” ifadelerine yer verdi.

“ADALET MUTLAKA YERİNE GETİRİLMELİDİR”

Çorlu Tren Katliamı’nın asıl sorumlularına vurgulayan Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın,  “Yaşanan bir katliamdır. Üstünden 3 yıl geçmiş ve gerçek sorumlulardan hiçbiri yargı önüne çıkartılmamıştır. Bu ülkemizin içinde bulunduğu adaletsizliğin en net örneklerinden bir tanesidir. Yiten her can bizim canımızdır. Bu ülke yurttaşlarının vicdanıdır, onurudur, haysiyetidir diye düşünüyorum. Eğer yan yana gelip birlikte bir akıl ortaklığı yapıp bu durumun hesabını sormazsak, Çorlu Tren Katliamı gibi katliamların yeniden yaşanmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Esas sorumlu AKP-MHP hükümeti, onun Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, Bölge Müdürlükleri ve bu sistemin sağlıklı olduğu konusunda raporu kimler verdiyse onlardır. Bu insanlar bir an önce yargılanmalı ve adalet mutlaka yerine getirilmelidir” dedi.

(Orhan Aydın)

BENZER KONULAR
YORUM YAZ