İşçiler,emekçiler artık asgari ücretin artırılmasından korkar hale geldi. Asgari ücret artışı ile birlikte o güne kadar yapılmış zamlar yetmezmiş gibi başta temel gıda ürünler olmak üzere iğneden ipliğe herşeye iki, üç katı zam geliyor.
Asgari ücret artışı enflasyonu mu tetikliyor? Öyleyse asgari ücret artışı olmasın mı?
Hayat pahalılığı hergeçen gün artıyor.
Hayat pahalılığını başta asgari ücretliler olmak üzere tüm emekçi halkımız iliklerine kadar hissediyor. Neden?
Neden sorusunun cevabı, “Asgari ücretle çalışan işçiler ne yapamaz?” sorusunun cevabındadır. Ki o sorunun cevabı çoktur. Ama en acı olanı kendisine dayatılan sefalete karşı kolay kolay örgütlenememeleri olmasıdır.
Asgari ücret ile çalışan bir işçi ev alamaz. Aldığı ücretin yarısını ev kirasını öder. Ev kirası ödeyen bir işçi hak arama mücadelesinde ya olmaz yada kısmi destek verir.
Çünkü işten atılma kaygısı onu durdurur. İşten atılırsa evden atılma düşüncesi de ağır basar. İşten atılması durumunda bir birikim olmadığı için zaten geçinemeyen işçi ailesini ve kendi geçimini daha da zora sokmuş olacaktır. Asgari ücret alan bir işçi hassas terazi misali her şeyin hesabını yapar.
Siz, asgari ücretli bir işçinin çocuğunun üşümediğini biliyor muydunuz? Bu nedenle doğalgazı fazla yakmaz. Doğalgazı, elektrik, su faturaları her şeyi düşünür. Doğalgaz’da, elektrik’te dışa bağımlılığın etkisini gözardı etmeyin.
Asgari ücret ile çalışan bir işçi sağlıklı beslenemez. Eti, kurban bayramında eş dost getirirse görebilir. Meyve, sebze pazar altına düşmek yerine asgari ücretlinin evine düşer. En iyi pazar akşam pazarıdır. Temel gıda ürünlerin de marketlerin kalitesiz, ucuz veya kampanyalı ürünlerini takip eder.
Hayvancılığın, tarımın bitirilmiş olması aklımızdan çıkmasın.
Asgari ücret ile çalışan bir işçinin çocukları iyi eğitim alamaz. Eğitim alamayan çocukları da asgari ücretli adaydır. Eğitimin özelleşmesi, özel okulların yaygınlaşmasına karşı parasız eğitimin önemini unutmayın.
Ve, ve, ve…
Asgari ücretli bir işçi geçinemiyoruz diyemez.
Asgari ücretli bir işçi asgari ücretin düşük olduğunu söyleyemez.
Fazla mesai ücreti isteyemez.
Asgari ücretli bir işçi asgari ücret Haziran ayında yeniden güncellensin hakkını kendinden bulamaz.
Asgari ücret yeniden güncellensin diyenlere de inanmaz.
Asgari ücretli işçi iş seçemez. Çalışma koşullarına bakmadan bulduğu işte çalışır.
İşçilerin örgütlülüğünün önemi nasıl da öne çıkıyor değil mi?
Asgari ücretli işçi sayısının fazla olmasından örgütsüzlüğün ve bu örgütsüzlükte ülkemizdeki sendikalar faciasının rolü küçümsenemez.
Tekel, Telekom, Seka, Petkim, Tedaş, Tüpraş, Sümerbank, Limanlar, Demir-Çelik-Bakır Fabrikaları, Yem Fabrikaları, Şeker Fabrikaları şimdi yok. Ya özelleştirildi yada kapatıldı. Sanayi olmayınca ayçiçek yağının birden ortadan yok olmasını ve iki katı fiyatla geri dönüşünü anlamak kolay olsa gerek.
Hayat pahalılığını en fazla asgari ücretli yaşıyor. Asgari ücretin artması enflasyonun yüksek olduğu bir dönemde hiç birşey ifade etmiyor. Çünkü artış işçinin cebine girmeden geldiği rakamların daha da altına düşüyor.
O zaman asgari ücret zammı enflasyonu mu tetikliyor? Öyleyse asgari ücret artışı olmasın mı? Hayır tabikii. Ama asgari ücret artışı ülkemizde iğneden ipliğe zam yapmanın meşru haline dönüştü. Ve bu durum tüm kesimlerce kabul edilmiş ve beklenir hale geldi.
Öyleyse ne yapmak gerekiyor? Ekonomist olmaya gerek yok. Tükettiğinden az üretirsen enflasyon, hayat pahalılığı kaçınılmaz olur.
Ve faturasını işçimiz, emekçimiz, yoksul halkımız öder. Üretim yapmak, üretmek gerekiyor. Bu da devletin ve iktidarın görevidir. AKP iktidarının böyle bir derdi yoktur. Bundan dolayıdır ki tarımdan, sanayiye, hayvancılığa her alanda dışa bağımlı haldeyiz. Öyleyse ne yapmak gerekiyor?
Tarımı, hayvancılığı geri getirmek,sanayiyi geliştirmek için örgütlenmek, mücadele etmek gerekiyor.
