Rapor ayrıca, bazı Klorlu organik kalıntıların, bazı patlayıcı kalıntılarla birlikte Gerçek Bulgulama Misyonu (FFM) tarafından ziyaret edilen yerlerin bazılarında bulunduğunu, ancak bunların Kimyasal Savaş Sözleşmesi (CWC) kapsamında listelenen kimyasallar olmadığını açıkça belirtiyor.
Rapor, Birleşik Devletler liderliğindeki bir uluslararası koalisyonun Beşar Esad hükümetini kimyasal saldırıdan sorumlu tutarak Suriye’ye füze ve hava saldırıları başlatmasından aylar sonra geldi. Suriye ve Rus hükümetleri suçlamaları reddetmiş ve kimyasal saldırıyla ilgili ‘yanlış bayrak’ ifadesini kullanmışlardı.
Batı destekli yardım kuruluşlarına, Suriye Amerikan Tıp Topluluğu (Syrian American Medical Society) ve Beyaz Miğferler’in (White Helmets) iddialarına göre saldırılarda 70 kişi öldürüldü ve yüzlerce insan kalıcı kimyasal yaralar almıştı. Bu iddialardan sonra da ABD-İngiltere ve Fransa harekete geçerek Suriye’yi bombalamışlardı.
Suriye’ye yönelik füze saldırıların, 15 Nisan 2018’de OPCW’nin savaş mağduru ülkeye gelmesinden bir gün önce başlatılması da akıllarda soru işareti bırakan bir başka konuydu.
Araştırmayı yürüten The Fact-Finding Mission, 7 Nisan 2018 tarihinde Suriye’de gerçekleştiği iddia edilen kimyasal saldırıları soruşturmakla görevlendirildi. (Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü tarafından Suriye Arap Cumhuriyeti’nde zehirli kimyasalların silah olarak kullanıldığına yönelik iddialara ilişkin gerçekleri ortaya çıkarma amacı taşıma iddiası ile 2014 kurulmuştur. Özel bir durum hakkında bilgi almak amacıyla düzenlenen görev ve ziyaretlere bu isim verilir. Türkçe karşılığı “gerçekleri ortaya çıkarma/bulma görevi” olarak çevrilebilir.)
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (The OPCW), toplanan çevresel numunelere dair bütün delil zincirini muhafaza etmiş olduğunu ve kendi ekipmanını kullandığını beyan etti. Ayrıca, toplanan bütün kan sıvısı numunelerini tam gözetim altında tuttuğunu da ekledi. Bu önermeler, KSYÖ’nün 2017’de Khan Sheikhoun’da dâhil olduğu önceki soruşturmanın ışığında önem kazanmaktalar. İlgili soruşturma süresince, numunelerin KSYÖ üzerinden bölgedeki cihatçı teröristler tarafından toplanması ve ele alınması, pek çoğunun soruşturmada “sistemsel eksiklikler” bulunduğunu iddia etmesine sebep olmuştu. Eleştirmenler aynı zamanda KSYÖ’nün çıkardığı sonuçları destekleyen sağlam kanıtlar bulunmadığını da dile getirmişlerdi.
2017’deki soruşturma Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü ve Birleşmiş Milletler tarafından, 2015’te oluşturulmuş olup süresi 2017’de dolan the UN-OPCW JIM (Birleşmiş Milletler-Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü Ortak Soruşturma Mekanizması) vasıtasıyla beraberce yürütülmüştü. Khan Sheikhoun soruşturmasının sonrasında Rusya, Ortak Soruşturma Mekanizması’nın tarafsız olmadığını iddia ederek vadesinin uzatılmasına izin vermeyi reddetmişti.
Kaynak: Mronline
Çeviri: Neyseo