Kelebekler özgürdür…

Geliyoruz! Suskunluğa son verip, karanlıkları aydınlatmaya!
Yazıyoruz! Gerçekleri çarpıtmadan olduğu gibi!
Biliyoruz! Habercilik su kaldırmaz!

23 Haziran 2018 0

Eşit, mutlu yarınların  düşünü kuran, sömürünün ortadan kalktığı, insanın insanca bir düzende yaşayacağına inanan, duyan, gören kozasından çıkmış binlerce kelebeğiz… İnsana dair ne varsa biz oradayız. Haberi yazmaktan öte” nerede durduğumuzun ve nasıl baktığımızın” önemli olduğuna inanıyoruz. Sarayın megafonları olarak görev yapan maaşlı tetikçilerin yarattığı bilgi kirliliğini çöpe atmaya geliyoruz. Son 16 yılda ülkemizde başta   iş cinayetleri ile kadın cinayetlerinin sistematik olarak artmasından dolayı kaygılıyız. Resmi verilere göre uyuşturucu bataklığına ve fuhuşa sürüklenmiş gençlerimizin sayısında önemli artışlar yaşanırken, çocuklara yönelik cinsel istismar yüzde 500’lere ulaşmışken tecavüz suçundan yargılanan 400 kusur polisin, askerin,  özel timcinin, gardiyanın ve korucunun hiçbir ceza almadığından haberiniz var mı? Ülkemizde 12 milyona yakın işçi varken bunlardan sadece 1 milyonunun sendikalı olması garip değil mi? Üstelik bu örgütlerin çoğunluğu da sendika olmaktan öte sivil toplum kuruluşu gibi görev yapmakta. Temsil ettikleri işçilerin iradesini patronların ve iktidarın çıkarına teslim ederken faşizmin artmasında onların hiç mi suçu yok?

Evet  sorular çok eğer doğru yerden bakıp görüyorsan…

Gazeteci,  eğer  haberini  aktarırken ”neden” diye sormazsa;

Yargıç, mahkemede adaletin terazisini “ haklıdan yana değil güçlüden yana” oynatırsa;

Akademisyen, dersinde “15 Temmuz’un AKP’nin ömrü için yazılmış bir senaryo” olduğunu anlatmazsa;

Avukat, “AKP’nin hukuk bürolarına dönmüş yargı sistemini” eleştirmez, OHAL ve KHK’larla yönetilen bir ülkede hak arama koşullarını yeniden oluşturmaya yönelik mücadele etmezse;

Sendikacı, hak ve özgürlükleri kazanmak için sokağa çıkıp eylem yapmaktan ve hesap sormaktan  vazgeçerse;

Yaratılan korku iklimine ortak olup, faşizme bir tuğla da biz koymuş olmaz mıyız?

“Ne olacak bize” sorusunu sorup hayıflanmanın yerine “Ne yapmamız gerekli” sorusunu sormanın tam da zamanı.

İşte bu nedenle gazeteciliğin tarafsız olacağına inandığımız kadar “cesaretin tarafında” olduğumuzu bildirecek kadar tarafız ve özgürlüğe kanat açıyoruz.

OLAY NEYSE O’dan merhaba…

Heyecanlıyız, çünkü yalan düzmece oyunların   haber diye yutturulmasına karşın hakikatleri haykıracağız!

Kararlıyız,  gerçekleri can yakıcı ve olanca ağırlığıyla sizlere ulaştırmaya…

Tarafsız gazetecilik değil tam tersine gerçeklerin ve bunları dile getirmenin cesareti bizim tarafımız.

Cesuruz, adaletsizliğe ve haksızlığa başkaldırıyoruz!

Bugün ülkemizde birçok sesin aynı anda çıkıp sanki çok sesli bir medya varmış havası yaratılmak istense de aslolan tek kanallı ve tek yönlü habercilik. Oysa bu çemberin içinde bağımsız habercilik olamaz. Bizler, ekip olarak güncel olaylardan, kültür sanata, siyasetin nabzını tutup işçi sınıfının sorunlarının sesi olmaya geliyoruz. En can alıcı soruları sormak bizim birinci görevimiz. 5N1K’ya indirgenmiş bilgi aktarımıyla yapılan sınırlı gazetecilikle yetinmiyoruz. Her alanda eşitsizliği doğuran, insan hak ve hukukunu yok sayarak milyonlarca insanımızı bu bozuk ve kirli düzene mecbur eden prangaları kırmak için yazıyoruz. Şundan eminiz “yerli ve milli “ söylemlerine sıkıştırılmış, kimlerin çıkarına hizmet ettiği ayan beyan ortada ne idüğü  belirsiz  sadece kendi konforlarına hizmet eden bir anlayışla oluşturulmak istenen “toplumsal algı” dışında olacak yazdıklarımız. Gazeteciliğin kendi küçük dünyaları uğruna, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetine hapsedilmesine karşın, haksızlıklar karşısında yılmadan onurlu direnişlerini yükseltenlerin sesi olmaya adayız. Neden sorusunun sorulmaya başlandığı andan itibaren var olan düzenin  çatırdayacağından şüphe yok. İşten atılan bir işçinin, evde, işyerinde, sokakta her türlü şiddete uğrayıp cinayete kurban giden bir kadının, yurtlarda cinsel istismara uğrayan bir çocuğun, karakolda işkence gören öğrencinin, atanamadığı için canına kıyan onlarca öğretmenin  ve dahi hakları çiğnenmiş tüm halkın “neden” bu hallere düşürüldüğü bizim derdimiz. Eğilip bükülmeden gerçekleri yazmanın toplumsal görev olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Kalemlerimiz asla iktidarın kalemşorları gibi savaşa, ırkçılığa, gericiliğe hizmet etmeyecek. Emperyalizmin dünyada ve yurdumuzda kurguladığı oyunların piyonları olmayacağız.

Kuzey Yıldızı

Kuzey Yıldızı Diğer Yazıları
BENZER KONULAR
YORUM YAZ